Şunu aradınız:: kurak (Türkçe - İngilizce)

kurak
aridness

kurak bölge
arid zones

burası kurak.
it's the dry here.

yarı kurak iklim
semi-arid climate

Çok kurak yerler.
very dry places.

orası biraz kurak.
there is little droughtiness there.

kurak az nemli iklim
dry subhumid climate

kurak, susuz bir yere dikildi.
and now she is planted in the wilderness, in a dry and thirsty ground.

adam kurak bir ülkede susuzluktan öldü.
the man died of thirst in a dry country.

otuz yıl boyunca en kurak haziran ayı.
it has been the driest june for thirty years.

Çölde yol, kurak topraklarda ırmaklar yapacağım.
behold, i will do a new thing; now it shall spring forth; shall ye not know it? i will even make a way in the wilderness, and rivers in the desert.

yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
the natives were tormented by a long spell of dry weather.

canım kurak toprak gibi sana susamış. |isela
i stretch forth my hands unto thee: my soul thirsteth after thee, as a thirsty land. selah.

kurak bir yıldı, ve birçok hayvan açlıktan öldü.
it was a dry year, and many animals starved.

bu uzun kurak mevsim boyunca geçirilen değişime bakalım.
and watch the change as it goes into this long dry season.

ve dedik ki, dinleyin, kurak mevsimde, yiyeceği alın.
and we said, listen, during the lean season, take the food out.

yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlıdır.
niğde has hot and dry summers and cold and snowy winters.

kurak mevsimde, her dört günde bir, dört saat suyumuz olurdu.
during the dry season, we had four hours of water every fourth day.

burası kurak ve çorak bir arazi yine de epeyce örümcek var.
this is a rugged and barren landscape, yet there are quite a few spiders here.

* 1504: kurak bir dönem, İspanya genelinde açlığa yol açtı.
* 1504: a period of drought, with famine in all of spain.