您搜索了: dayanamaz (土耳其语 - 英语)

Şekerlemeye dayanamaz.
he can't resist sweets.

bu köprü uzun süre dayanamaz.
this bridge will not endure long.

tom sadece mary'ye dayanamaz.
tom just can't stand mary.

tom mary'yi görmeye bile dayanamaz.
tom can't bear even the sight of mary.

tom sigara dumanının kokusuna dayanamaz.
tom can't stand the smell of cigarette smoke.

tom mary'nin etrafında olmaya dayanamaz.
tom can't stand being around mary.

karen bu gerilime dayanamaz ve bayılır.
and a professional decision as well.

tom mary'nin dikkatsizliğine daha fazla dayanamaz.
tom can't put up with mary's carelessness any longer.

papoutsis, ayrıntı vermeden, "yunanistan daha fazla dayanamaz.
"greece can't take it anymore ...

"sen benimle birlikte olmaya dayanamazsın," dedi,
'you will not bear patiently with me' he replied.