Sie suchten nach: ma soeur et moi (Französisch - Türkisch)

baise ma soeur
ebeni sikim

mon frère (ou ma soeur)
kardeşim

je t'aime ma soeur, tu me manque
seni seviyorum kardeşim, seni özlüyorum

dis à la sagesse: tu es ma soeur! et appelle l`intelligence ton amie,
akla, ‹‹akrabamsın›› de.

et moi aussi je me sers de mon plan.
ben de (onları yakalamak için) bir tuzak kuruyorum.

car, quiconque fait la volonté de dieu, celui-là est mon frère, ma soeur, et ma mère.
tanrı'nın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.››

tu as marché dans la voie de ta soeur, et je mets sa coupe dans ta main.
kızkardeşinin yolunu izledin. bu nedenle, sana onun kâsesinden içireceğim.

et moi je ne suis qu'un avertisseur clair».
bana gelince, ben ancak açıkça uyaran biriyim."

et moi, je désavoue ce que vous (lui) associez».
sizin şirkinizle de, şeriklerinizle de benim hiç bir ilişiğim yoktur.” [11,17]

car, quiconque fait la volonté de mon père qui est dans les cieux, celui-là est mon frère, et ma soeur, et ma mère.
‹‹göklerdeki babam'ın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.››

et moi, j`espérerai toujours, je te louerai de plus en plus.
sana övgü üstüne övgü dizeceğim.

dis: «allah suffit comme témoin entre vous et moi».
de ki: "benimle sizin aranızda allah tanıktır.

la seule différence entre un fou et moi, c'est que je ne suis pas fou.
bir deliyle aramdaki tek fark benim deli olmamamdır.

abraham disait de sara, sa femme: c`est ma soeur. abimélec, roi de guérar, fit enlever sara.
karısı sara için, ‹‹bu kadın kızkardeşimdir›› dedi. bunun üzerine gerar kralı avimelek adam gönderip sarayı getirtti.

lui et moi sommes des amis si intimes que nous pouvons presque lire dans la tête de l'autre.
o ve ben öylesine yakın arkadaşlarız ki neredeyse birbirimizin aklını okuruz.

«c'est (conclu) entre toi et moi, dit [moïse].
(musa) dedi ki: "bu, benimle senin aranda olan (bir antlaşma)dır.

et moi, j`ai bâti une maison qui sera ta demeure, un lieu où tu résideras éternellement!
senin için görkemli bir tapınak, sonsuza dek yaşayacağın bir konut yaptım.››

de plus, il est vrai qu`elle est ma soeur, fille de mon père; seulement, elle n`est pas fille de ma mère; et elle est devenue ma femme.
Üstelik, sara gerçekten kızkardeşimdir. babamız bir, annemiz ayrıdır. onunla evlendim.

et moi, quand j`aurai été élevé de la terre, j`attirerai tous les hommes à moi.
ben yerden yukarı kaldırıldığım zaman bütün insanları kendime çekeceğim.››

et l'autre dit: «et moi, je me voyais portant sur ma tête du pain dont les oiseaux mangeaient.
diğeri de: ben de başımın üstünde kuşların yemekte olduğu bir ekmek taşıdığımı gördüm.