Sie suchten nach: sen beni aldin mi (Türkisch - Spanisch)

sen beni gerçekten sevdin mi?
¿de verdad me amabas?

sen beni mutlu ediyorsun.
me haces feliz.

biliyorsun, sen beni ağlattın.
sabes que me hiciste llorar.

sen beni aradığında ev ödevimi bitirmiştim.
había terminado mis deberes cuando me llamaste.

(rabbi): "sen beni asla göremezsin.
dijo: «¡no me verás!

sen benim tanrılarımdan yüz çevirmek mi istiyorsun?
¿sientes aversión a mis dioses?

gerçi sen beni malca ve evlatça senden az görüyorsun ama
si ves que yo tengo menos que tú en hacienda e hijos,

sen benim annemsin.
tú eres mi madre.

allah teâlâ şöyle cevap verdi:“sen beni göremezsin.
¡muéstrate a mí, que pueda mirarte!»

gerçi sen beni, malca ve evlatça senden basit görüyorsun ama,
¡la fuerza reside sólo en alá!' si ves que yo tengo menos que tú en hacienda e hijos,

sen benim annem değilsin.
tú no eres mi madre.

dedi: "vallahi, az kalsın sen beni de buralara düşürecektin."
y dirá: «¡por alá, que casi me pierdes!

"allah'a andolsun, az kalsın sen beni de mahfedecektin," der.
y dirá: «¡por alá, que casi me pierdes!

musa: İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. senin emrine de karşı gelmem.
dijo: «me encontrarás, si alá quiere, paciente, y no desobedeceré tus órdenes».

aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun.
fui testigo de ellos mientras estuve entre ellos, pero, después de llamarme a ti, fuiste tú quien les vigiló.

sen bende olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilmem.
si lo hubiera dicho, tú lo habrías sabido. tú sabes lo que hay en mí, pero yo no sé lo que hay en ti.

allah: "sen beni göremezsin ama dağa bak, eğer o yerinde kalırsa sen de beni göreceksin" buyurdu.
si continúa firme en su sitio, entonces me verás». pero, cuando su señor se manifestó a la montaña, la pulverizó y moisés cayó al suelo fulminando.

andolsun, eğer sen beni öldürmek için bana elini uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam. Çünkü ben alemlerin rabbinden korkarım!
y si tú pones la mano en mí para matarme, yo no voy a ponerla en ti para matarte, porque temo a alá, señor del universo.

ben onların içinde olduğum sürece onları kolladım, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen (yalnız) sen oldun.
fui testigo de ellos mientras estuve entre ellos, pero, después de llamarme a ti, fuiste tú quien les vigiló.

babası dedi: "sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İbrahim!
dijo: «abraham! ¿sientes aversión a mis dioses?