Je was op zoek naar: immense (Engels - Turks)

god possesses immense grace.
allah büyük kerem sahibidir.

one endowed with immense wisdom.
(ki o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir.

and they conspired an immense conspiracy.
"ve büyük büyük hileli-düzenler kurdular."

god is the possessor of immense grace.
allah büyük lütuf sahibidir.

and they used to persist in immense wrongdoing.
büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.

lo! with allah there is immense reward.
büyük ödül allah katındadır.

he says, ‘i have squandered immense wealth.’
" pek çok mal harcadım " diyor.

bc: edl is this immense, technically challenging problem.
bc: edl büyük oranda teknik olarak meydan okuyan bir sorun.

a moment to acknowledge the immense treasures available to us..
muazzam hazinelerin bizim için mevcut olduğunu anlamak için bir dakika..

this is something we found in morocco, an immense animal.
bunu fas'ta bulduk; kocaman bir yaratık.

and think about the immense sound of the universe forming.
kainat oluşurken ortaya çıkan sesi düşünün.

an immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.

and then we should bestow upon them from our presence an immense reward,
biz de o vakit, onları, katımızdan büyük bir mükafatla mükafatlandırırdık.

these countries have immense environmental prob-lems butalsohuge natural reserves.
soledad blanco şu andaki genişlemeyi, avrupa kıtasında süren daha geniş bir sürecindoğal bir sonucu olarak yorumlamaktadır.

ecologists say the disaster has caused immense damage to the island's ecosystem.
Çevrebilimciler, felaketin adanın ekosistemine çok büyük zarar verdiğini söylüyorlar.

"they should be commended considering they were under immense pressure," he said.
rücker, "Üstlerindeki büyük baskı göz önüne alındığında, kendilerini kutlamak gerekiyor." dedi.

over nearly all that immense time, earth's appearance would have changed very gradually.
ne görüyor olabilirlerdi? yerkürenin görüntüsü çok yavaş biçimde değişiyor olabilirdi.