Je was op zoek naar: evet, ben bir türküm (Turks - Frans)

ben bir üyeyim
je suis un membre

ben bir doktorum.
je suis médecin.

ben bir fransız vatandaşıyım.
je suis un citoyen français.

"ben, evet ben senin rabbinim.
je suis ton seigneur.

ve size, ben bir meleğim de demiyorum.
je ne fais que suivre ce qui m'est révélé.»

ve de ki: "ben, evet ben, apaçık konuşan bir uyarıcıyım!"
et dis: «je suis l'avertisseur évident» (d'un châtiment),

- ben bir sanatçıyım, bu benim imgelemim.
- je suis un artiste, c'est ma vision.

muhakkak ki ben, evet ben senin rabbinim!
je suis ton seigneur.

o da: (evet) ben yusufum, bu da kardeşim.
certes, tu es joseph!» - il dit: «je suis joseph, et voici mon frère.

ben bir kocakarı, kocam da ihtiyar olmuşken nasıl doğurabilirim?
vais-je enfanter alors que je suis vieille et que mon mari, que voici, est un vieillard?

o da: “evet ben yusuf'um, bu da kardeşim!
certes, tu es joseph!» - il dit: «je suis joseph, et voici mon frère.

ben bir kocakarı, bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım?
vais-je enfanter alors que je suis vieille et que mon mari, que voici, est un vieillard?

"ben, evet ben allah'ım; benden başka tanrı yoktur.
certes, c'est moi allah: point de divinité que moi.

muhakkak ben, (evet) ben allah'ım, benden başka tanrı yoktur.
certes, c'est moi allah: point de divinité que moi.

"vay başıma gelene!" dedi, "ben bir kocakarıyım, kocam da yaşlı bir adam.
elle dit: «malheur à moi! vais-je enfanter alors que je suis vieille et que mon mari, que voici, est un vieillard?

(oğlu) dedi ki: "ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur."
il répondit: «je vais me réfugier vers un mont qui me protègera de l'eau».

"ben bir hanîf olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. müşriklerden değilim ben."
je tourne mon visage exclusivement vers celui qui a créé (à partir du néant) les cieux et la terre; et je ne suis point de ceux qui lui donnent des associés.»

ben her zaman sizden daha fazla çalışıyorum, sizi tembel insanlar ve eğer karımı becermek istiyorsanız, neden olmasın, ben bir paylaşımcıyım ama bunu yapacak cesaretin olduğundan emin değilim.
je travaille toujours plus que vous, espèce de feignants, et si tu veux baiser ma femme bah écoute pourquoi pas je suis partageur mais je suis pas sur que tu es les couilles pour le faire.

an o zamanı, hani musa, eşine demişti: gerçekten de ben bir ateş görüyorum, ya gider, size bir haber getiririm oradan, yahut bir kor getiririm de ısınırsınız.
(rappelle) quand moïse dit à sa famille: «j'ai aperçu un feu; je vais vous en apporter des nouvelles, ou bien je vous apporterai un tison allumé afin que vous vous réchauffiez».

"bu benim kardeşimdir, doksan dokuz koyunu vardır, benimse bir tek koyunum var.
celui-ci est mon frère: il a quatre-vingt-dix-neuf brebis, tandis que je n'ai qu'une brebis.